İddiya göre, 8. sınıf öğrencisi A.E.K.'nin ailesi ağustos ayında çocuklarının aniden kilo kaybetmesi, beslenme bozukluğu ve zayıflık şikayeti ile hastaneye başvurdu. Çocuk bir süre tedavi gördü ancak şikayetleri devam etti.

Aile eylül ayında da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne aynı şikayetlerle başvurdu. Çocuğun burada yapılan tetkiklerde HIV pozitif olduğu anlaşıldı.

A.E.K.'nin babası K.K.'nın HIV pozitif olduğu ise şubat ayında belirlendi. Baba, kan bağışı sırasında hastalandığını ileri sürüldü. 13 yaşındaki çocuk ise 11 Kasım'da hayatını kaybetti.

KIZILAY'DAN AÇIKLAMA

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Kızılay’ın İzmir’de hastanelere verdiği kanlar nedeniyle 3 hastaya HIV virüsünün bulaştığına dair bize gelen bazı bilgiler mevcut. Hastane adı şimdilik bende kalsın!” dedi.

İstanbul Tıp Fakültesi’nde tedavi gören 100’ün üzerinde HIV pozitif çocuk bulunduğunu ve bu çocuklardan yaklaşık 20’sinin HIV virüsünü cinsel istismar yoluyla aldığının ortaya çıktığını da belirten Kılıç, Türkiye genelinde HIV teşhisi konmuş 250’ye yakın çocuk bulunduğunu söyledi.

Türk Kızılay, virüsün Kızılay tarafından verilen bir kandan bulaştığına yönelik iddialara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, “13 yaşındaki A.E.K.’nın babası K.K., 2024 yılı ocak ayında Muğla’nın Milas ilçesi Atapark Kan Bağış Merkezi’ne başvurarak ilk kez kan bağışçısı olmak istemiştir. K.K.’dan alınan kan örneği, güvenli kan teminine yönelik NAT (Nükleik Asit Amplifikasyon Testi) testi dahil tüm tetkiklerden geçirildikten sonra HIV pozitif olduğu anlaşılmış ve derhal ilgili sağlık ve kolluk birimlerine bilgi verilip kan imha edilmiş ve baba K.K. Kızılay’ın ret listesine alınmıştır. Babaya ilk kez HIV teşhisini koyan ve tüm devlet birimlerini uyaran kurum Kızılay’dır.” denildi.

Çocuk ve babada pozitif; anne ve diğer kardeşte negatif çıkması üzerine cinsel istismar ihtimali gündeme geldi.

Adli sosyal pediatri ve çocuk psikiyatriden destek istendi. Cinsel istismar şüphesi üzerinde başlatılan soruşturmada çocuk psikiyatrisi hem çocuk hem de baba ile görüşme yaptı.

SABAH'ın ulaştığı bilgiye göre, İzmir Adli Tıp Kurumu, AIDS'ten hayatını kaybeden A.E.K.'ye HIV pozitif teşhisi konunca soruşturma kapsamında rutin bir uygulama olarak küçük çocuk hayattayken muayene yapıldı. Adli Tıp Kurumu görevlileri tarafından yapılan muayenede küçük çocukta cinsel istismar bulgusuna rastlanılmadı. Bu şekilde hazırlanan rapor soruşturma dosyasında kondu. 

Hayatını kaybeden çocuğa otopsi yapıldı.

Bu hastalığın çocuğa ne şekilde bulaştığı araştırılılıyor.

Bu zararın sorumlusu kim? Bu zararın sorumlusu kim?

Adli olaya ilişkin babanın ifadesine başvuruldu. Ev içinde tüm önlemlerin alındığını dile getiren baba, "Nasıl bulaştı bilmiyorum." dedi.

Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Mehmet Ceyhan, HIV virüsünün 3 şekilde geçtiğini anlattı. Anneden direk gebelik sırasında bebeğe virüsün geçebildiğini söyleyen Ceyhan, "HIV virüsünde ikinci gördüğümüz geçme şekli cinsel temas. 3. olarak kan ya da kan ürünüyle geçebilir. Kan ürününün bulaştığı materyalin insan kanına verilmesi sonucu ya da ameliyat sırasında olabilir. Çocuğa daha önce ameliyat sırasında test yapılmış ve negatif çıkmış. Daha duyarlı ikinci bir test daha yapılması gerekiyordu. Bu testlerin aralıklı olarak yapılması gerekirdi. Babanın kanının çocuğun vücudundaki bir yaradan ya da mide bağırsak sistemindeki küçük bir yaradan çocuğun kanına temas etmesi sonucu virüs bulaşmış olabilir. Virüsün bir şekilde kana ulaşması gerekiyor" dedi.

Tükürükte yeteri kadar virüs olmadığını anlatan Ceyhan, "Sarılmakla AIDS bulaşmaz. Cinsel ilişki, mide bağırsak sisteminin atıkları kusmuk, dışkı daha çok virüs bulundurur. Tükürükte yeteri kadar virüs olmaz. Bunların bir şekilde çocuğun kanına geçmesi lazım. Öpmek ya da sürtünmek ile bulaşmaz. Ağızdan giriyorsa bir yerden kana geçecek açıklık olması lazım. Yara ülser olması lazım. Çocukların nereden aldığını bilmek çoğu zaman aile taramasında ortaya çıkabilir" dedi.

Kaynak: NTV, Sabah